top of page

Elmalı Evi

Type

Residential

Year

2024

Architect

PIN Architects

Builder

Evv Yapı Üretim

Photography

Salih Küçüktuna

Award / Publication

Elmalı Evi, Türkiye'nin güneybatı kıyısındaki Muğla ilinin en büyük ilçesi olan Ula'ya bağlı, Akyaka şehir merkezine yakın bir konumda bulunan Elmalı köyünde yer almaktadır. Evin bulunduğu alan, köyün doğu sınırına yakın, sonbahar ve kış döneminde aktif olan derenin ve ormanla birleşen bölgededir. Evin bir tarafı çam ormanlarıyla çevrilidir, diğer tarafı ise bölgede tarım yapılan ovanın güneydoğu yamacında yer almaktadır.

Elmalı Evi, Türkiye'nin güneybatı kıyısındaki Muğla ilinin en büyük ilçesi olan Ula'ya bağlı, Akyaka şehir merkezine yakın bir konumda bulunan Elmalı köyünde yer almaktadır. Evin bulunduğu alan, köyün doğu sınırına yakın, sonbahar ve kış döneminde aktif olan derenin ve ormanla birleşen bölgededir. Evin bir tarafı çam ormanlarıyla çevrilidir, diğer tarafı ise bölgede tarım yapılan ovanın güneydoğu yamacında yer almaktadır. Bitişik iki parselden birinde, metruk ve kullanılamaz durumda olan, 90 m² kapalı alanlı klasik bir Ula köy evi, yeni ihtiyaçlara göre yeniden planlanarak rekonstrüksiyon yapılmıştır. Diğer parselde ise ana ev olarak kullanılmak üzere 150 m² kapalı alana sahip, iki yatak odalı, açık mutfakla entegre bir yaşam alanı, teraslar ve açık havuzdan oluşan tek katlı bir yapı tasarlanmıştır.
“"Her şey o şarkıyla başladı… Eşimle gelecek hayalleri kurarken, fonda çalan o şarkıyla… 'Bir yer bulalım… deryaya yakın, dünyadan uzak…'
İşte o an hayal kurmayı bırakıp harekete geçmeye ve hayatımızı kökten değiştirmeye karar verdik.” diyerek başladıkları macerada, henüz daha yeni yerleştikleri evlerindeki deneyimi ev sahipleri şu şekilde anlatıyor : “Ormanın yanı başında güne merhaba demek; her sabah kuşların yeni besteleri eşliğinde uyanmak, adını Zıpzıp koyduğumuz sincabımızla selamlaşmak, sabah kahvenizin dumanına çiğ düşmüş toprak kokusunun karışması demek… Gün boyu kumruların havuzdan su içeceği anı gözlemek, biberlerimin bugün kaç milimetre uzadığını merak etmek, çatımıza yuva yapmış kırlangıç yavrularının uçmayı öğrenmesini beklemek, her mevsim yeni kuşlarla tanışmak, ağaçların rüzgarla dansına aşık olmak, güneşin her ağacı ısıtma çabasına şahit olmak, gece boyu yıldızlara göz kırpmak, doğanın her şeyle ne kadar mucizevi olduğunu birebir hissetmek demek…
Bugün, o ilk göz ağrımız olan mevcut yıkılmış ahırın taşları, benzersiz bir işçilikle örülerek adeta bir Klimt tablosu gibi evimizin köye bakan cephesini kapladı ve her baktığımızda tüm hikayemizi anımsatan bir tebessüme sebep oluyor.
Bu hayata bir kez geldik ama hayatı sonsuz bir şekilde yaşama imkânımız var. Ne şanslıyız ki, 50 yıllık büyükşehir yaşantımızdan sonra, basit ama konforlu, sakin ve huzurlu Elmalı yaşamı bizi ve dostlarımızı bekliyor. Deryaya yakın, dünyadan uzak hayalimizi bize mümkün kılan tüm emektarlara sonsuz hürmetle…"
Betül ve Rida Akçınar çifti, pek çok benzer örnekten sadece bir tanesidir. Büyükşehir yaşamının iş temposu, nüfus yoğunluğu, hava ve yaşam kalitesindeki düşüş, günlük yaşam maliyetlerinin artması, deprem riski, altyapı sorunları, sosyal alanlar ve konut alanlarının yaşam kalitesini düşürmesi ve sosyal çevreye yabancılaşma gibi birçok sebepten dolayı şehirden uzaklaşıp, daha sakin ve doğal bir çevrede, daha geniş ve kullanışlı açık ve kapalı alanlara sahip, dolayısıyla daha nitelikli ve kaliteli bir yaşam kurma arayışına girmektedirler. Yakın geçmişte yaşadığımız pandemi dönemi, konut yaşamının önemi, açık ve özel alan ihtiyacı, koşulları ve çevresel faktörleri yeniden değerlendirmemize sebep olmuştur. Esnek çalışma modellerinin çeşitlenmesi ile birlikte, kentten kırsala geçiş süreci hızlanmış ve yeni bir yaşam kurma projeleri de olanaklı hale gelmiştir. Kırsal, tüm karşılaştırmalı özelliklerinin yanı sıra, doğal çevresinin zenginliği, güçlü bağları olan bir topluluk kültürü ve iş-yaşam dengesindeki potansiyelleriyle de çekiciliğini artırmaktadır.
U planlı yapının girişi, evin güneydoğuda, Elmalı Köy yolu tarafında konumlanan açık garaj alanından, merdivenlerle gerçekleşir. Garajı, yapıdan ayıran doğal eğim, bahçe duvarları, garaj kapısı, yalak ve misafir evi duvarları ile sınırlandırılmıştır. Garajdan basamaklarla giriş sahanlığına ulaşılır. Yapının güneydoğuya bakan köy cephesi, eskiden kullanılmış ve artık yerinde olmayan küçük bir ahır yapısının taşlarının yeniden kullanılarak kaplanmasıyla oluşturulmuştur. Doğal taş, doğal bir ısı yalıtımı sağlarken aynı zamanda yapının köy ile malzeme ve doku üzerinden mimari bir görsel diyalog kurmasını sağlar. Ayrıca, binanın mimarisi, alanın ve ışığın peyzajın doğal dokusu ile dengelenerek doğanın varlığının tasarımın merkezi odağı olduğunu vurgular. Bu cephenin arkasında, U planının güneybatı kolunda mutfak ve giriş holü yer alır. Mutfak, büyük bir konsol saçak altında batı yönünde bir terasa açılır ve aynı zamanda güneybatı yönünde yan bahçeye de bir çıkışı vardır. Böylece mutfak, hem kendi özel terasına hem de günün farklı saatlerinde kullanılmak üzere açık alanlara doğrudan ulaşım sağlayarak fonksiyonel bir kullanım sunar. Mutfak, açık olarak kurgulanmakla birlikte kendi özel alanında yer alır. Giriş holü, yaşam alanına ve yaşam alanı önünde yer alan teras ile havuz alanına da doğrudan bağlantı sağlar. Salon, U planlı yapının ortasında uzanan yüksek tavanlı bir yaşam alanıdır ve kuzeybatı terası ve terasın üstündeki geniş konsol saçakla yaşam alanını tanımlar. U plan sayesinde, kapalı olan yaşam alanı, kendine özgü özel ve mahrem bir alan da oluşturur. Cephesi tamamen cam doğramalarla terasa açıldığından, Akdeniz ve Ege ikliminin hakim olduğu bölgede yılın pek çok zamanı tamamen açıldığında geniş bir kullanım alanına sahip olarak sınırlarını genişletir.
U planın kuzey ucunda, bir tanesi ebeveyn olmak üzere, 2 yatak odası, 2 banyo ve 1 çamaşır odası bulunur. Yatak odaları, 45 derece açıyla kuzey yönüne, arazinin doğal topoğrafyasında bulunan kayalık peyzaj alanına açılır ve yatak odaları, yapının diğer alanlarından izole bir şekilde kendi özel ön bahçelerini kullanma imkanı bulur. Binanın bir kolu, 45 derece açılmış U planı sayesinde tüm doğayı panoramik bir şekilde deneyimlemeye imkan verirken, yapının kuzeydoğu cephesi de doğal eğimden kaynaklı olarak yarı gömülmüş şekilde doğayla tam bir uyum içinde zemine oturur. Binanın yaşam alanı ve yatak odalarının yarı toprakla gömülü olması, yapının yalıtımında avantaj sağladığı gibi, enerji tüketimini ve dolayısıyla karbon ayak izini de önemli ölçüde düşürmüştür. Geniş yarı açık terası bulunan binanın yaşam alanı, kuzeybatı yönünde çevresini çerçeveleyen Ege tepelerine görsel ve fiziksel olarak açılmaktadır. Teras, bir sonsuzluk havuzuyla sonlanır ve yine doğal eğimle arsa arasındaki sınırı belirler. Gün boyunca içeriden dışarıya bakıldığında sürekli değişen yansımalar zaman zaman görsel bir şölene dönüşür.
Bu binanın girişindeki boşaltılan alanlar, ihtiyaç dahilinde otopark olarak kullanılmakta olup, çakıl şeritleriyle binaya bitişik ormanlık ve köy alanları arasında bir tampon oluşturur. Tüm bahçede, yerel Akdeniz ve Ege bitki örtüleriyle uyumlu zeytin ve sığla ağaçlarıyla birlikte çeşitli bitki ve ağaçlar kullanılmıştır. Bitki örtüsünü vurgulamak amacıyla çalı, kamış ve kaktüs grupları, yapının kendi arsasında bulunan kayalar kullanılarak doğa ve yapı arasında bir uyum sağlanmış ve doğal bir kompozisyon oluşturulmuştur. Oldukça basit bir kompozisyona sahip olmasına rağmen, yapıda her cephede geniş cam açıklıkların yanı sıra, nispeten daha yatay ve dikey dar cam açıklıklarla, yapının tüm dönemler ve mevsim dönüşlerinde gün ışığı ve hatta ay ışığı alarak bir deneyim sunması amaçlanmıştır. Yaşam alanı, pek çok cam boşluğundan doğuda üst kottaki geleneksel yapıyı, güneydoğudan mevcut köyün eski yapılarını, batıdan mutfağın üstündeki yatay pencereden gün batımı ışığını ve bakış açılarını yakalamak amacıyla tasarlanmış boşluklar sayesinde bu manzaralara da nüanslı yönlendirmeler yapmaktadır.

Misafir Evi Rekonstrüksiyonu
Yapının taşıyıcı sistemi, narin denebilecek kesitlerde betonarme bir temel ve perde kolon sistemi üzerine oturtulmuş, aslına en uygun şekilde yeniden tasarlanmış geleneksel yöntem ve sistemle ahşap olarak yapılmıştır. Çatı, geleneksel Ula evinin özelliklerini taşıyan ve yüksek girişli bir teras verandasının üzerini kapatacak şekilde batı yönünde uzanarak ahşap kolonlarla desteklenmiştir. Yine aynı şekilde, 3 odalı olan evin tüm odaları bağımsız kapılarla terasa açılmaktadır. Ana giriş kapısı, orta bölümde içinde bir şömine, yaşam alanı ve mutfağın olduğu odaya açılır. Bu odadan arka bahçeye geçiş sağlanmıştır. Aynı zamanda, yapının iki yanında bulunan yatak odalarına da birer kapı eklenerek içeriden de ulaşım sağlanmaktadır.
Geleneksel yapılarda tuvalet, yapı dışında kullanılan bir alandır, banyo ise genellikle ocağa ve mutfağa yakın bir ıslak alan olarak kullanılır. Ancak, günümüz ihtiyaçlarına uygun hale getirilen yapının banyo ve tuvaletleri oda içlerinde yeniden planlanmıştır. Yapının özellikle ön cephelerindeki kapı ve pencere açıklık ölçüleri, eski yapıya bire bir uygun şekilde yapılmıştır. Yaşam alanına daha fazla gün ışığı almak için 2 adet çatı penceresi eklenmiş, yan cephelerde ise banyolar için minimum açıklıklar bırakılmıştır.
Yapı, en-boy oranı ve çatı eğimi açısından malzemeler özelinde orijinal yapının neredeyse bire bir ölçü ve proporsiyonlarını koruyarak inşa edilmiştir. Çatı kaplama malzemesi doğal kiremit olup, çatı ve duvar katmanlarında su ve ısı izolasyonları ile kullanılan yalıtımlı alüminyum doğrama ve low-e özellikli camlar da yapının enerji korunumunu maksimize ederek karbon ayak izini azaltacak yeni özellikler sunmuştur.
Mutfak, bir ailenin günlük ihtiyacını karşılayacak şekilde yeniden tasarlanmıştır. Yapının yaşam alanındaki tüm cepheler, doğal taş ile yapılmış olup, cephelerindeki pencere ve kapıların sayı, oran ve nitelikleri projede aynen korunarak yeniden inşa edilmiştir. Ahşap çatı, doğal taş duvarlar, cephedeki ahşap kepenkler ve mekanizmaları ile iç mekanlarda kullanılan sabit mobilyalar, ahşap imalatların tamamı yerel üretim yapan ekipler ve ustalar tarafından yapılmıştır.




Project Gallery

Previous 

Next

bottom of page